Bedeninle yeniden bağlantı kurmak için bir davet
Hepimizin hayatında en az bir kere deneyimlediği bir şey: ağrı. Boynumuz tutulur, belimiz incinir, omzumuzda bir gerginlik hissederiz. Bazen bu ağrılar geçer, bazen tekrarlar. Ama hiç düşündün mü, bedenin bu sinyalleri neden veriyor olabilir?
Ağrı sadece fiziksel bir uyarı mı, yoksa daha derin bir mesaj mı taşıyor?
Fizikselin Ötesinde: Ağrının Duygusal Yüzü
Fizyoterapist olarak yıllardır bedenin mekanik işleyişini inceledim. Ama zamanla şunu fark ettim: bazen ağrı sadece kaslardan gelmez.
Bir dönem belin ağrımış olabilir. Doktor seni bir fizyoterapiste yönlendirmiştir. Tedavi sırasında ağrıların azalmış, rahatlamış olabilirsin. Peki sonra? Ağrılar tekrar ettiyse, belki de o dönemde sadece kaslarına değil, iyileşmeyi kolaylaştıran başka bir şeye temas ettin: güven hissine, ilgilenilmeye, görülmeye… Belki fizyoterapistinle kurduğun bağ, iyileşmeyi destekleyen görünmeyen bir ortam yarattı.
Ve zamanla, hayatındaki bazı bağlar eksildikçe ağrı da geri döndü. Belki beden, o eksikliği sana sessizce hatırlatmak istedi.
Omuzlar: Yük Taşıyan Sessiz Tanıklar
Bir örnek: Omuzlar.
Omuzlarımız genelde "yük" metaforuyla eşleşir.
“Omuzlarımda bir dünya yük var” deriz ya…
Belki gerçekten taşımaktan yorulmuştur. Ama sen, o yorgunluğu fark etmeye ne zaman alan açtın?
Bel Ağrısı ve Hayatın Ağırlığı
Bel ağrısı sadece postür bozukluğundan ya da fıtıktan kaynaklanmaz. Kendini maddi olarak sıkışmış hissettiğin bir dönemle örtüşebilir. Hayatın yükünü sırtlandığını, ilerleyemediğini düşündüğün zamanlarda beden de buna bel ağrısıyla cevap verebilir.
Fibromiyalji ve “Hep Başkalarını Düşünmek”
Fibromiyalji yaşayan birçok danışanımın ortak bir özelliği var: çoğu zaman kendi ihtiyaçlarını erteleyip başkalarının iyiliği için kendinden çok fazla veriyorlar. Belki sen de öylesin… Bu da bedeni sürekli tetikte tutabiliyor, gevşemeye izin vermeyen bir hâl yaratıyor.
Bir Film: Mon Roi (My King)
Bedenin duygusal yükleri taşıma hali sinemada da karşımıza çıkar.
Mon Roi filminde, baş karakter Tony dizinden ciddi şekilde sakatlanır. Fiziksel olarak iyileşmesi uzun sürer, çünkü asıl yaraları bedeninde değil, içindedir. Duygusal geçmişiyle yüzleşmeden fiziksel olarak rahatlayamaz. Bu film, beden-zihin-ruh üçgeninin ne kadar iç içe olduğunu çok güçlü bir şekilde anlatır.
“Ama Ağrım Gerçekten Var!”
Evet, ve bu çok önemli. Burada söylediğim şey, “Ağrınız varsa doktora gitmeyin” değil.
Aksine:
🔸 Ağrınız varsa mutlaka değerlendirin,
🔸 Tıbbi bir sorun olup olmadığını araştırın,
🔸 Ama özellikle kronik ve tekrarlayan ağrılarda, belki o ağrının taşıdığı mesaja da kulak verin.
Ağrıyı Bastırmak Değil, Dinlemek
Bazen sadece "geçsin" diye susturmaya çalıştığımız ağrılar, bize önemli bir şey anlatıyor olabilir. Duygularla temas ettiğimizde, bedenin dilini öğrenmeye başladığımızda iyileşme başka bir boyuta geçebilir.
Bu yazıyı okuduysan ve kendi bedeninle yeniden bağlantıya geçmek istiyorsan, seni “Bedenine Dön” podcast serisinin ikinci bölümünü dinlemeye davet ediyorum.
Spotify, Apple Podcast'de yayında.
Ve… her ay sade ama etkili bilgilerle beden farkındalığını artırmak istersen, e-bültenime buradan abone olabilirsin.